Merhaba, ben Ömür!
Ressamım, senarist adayıyım ve annemin (Fatma Serap Karamollaoğlu) birinci seviye gönüllü Arapça hocasıyım.
Hayatımın ilk 20 yılı Levent, Tarabya ve Zekeriyaköy hattında geçti.
Sonraki 20 yılım Amman (Ürdün), Abu Dabi (Birleşik Arap Emirlikleri) ve Riyad (Suudi Arabistan) üçgeninde geçti. Bol bol çöl gördüm, egzotik baharatlar tattım ve Orta Doğu’nun kumaş kültürüne iyice daldım.
Örtünme hikâyeme burada girmeyeceğim ama “Nefretten Aşka” yazım @birtanidik blogta var. Zaman zaman hesabımda da paylaşacağım.
Türkiye’ye dönünce… 7 sene önce aklıma düşen hayalimin peşinden kendimi bir süre sonra Güngören, Zeytinburnu, Osmanbey ve Bayrampaşa’da buldum. (Welcome to the textile club! 😎)
Anneannem, Sümerbank’ta bilgi işlem departmanında çalışır, hatta ilk IBM makinelerini kullanan kadınlardan olabilir. Ama ben onu hep dikiş makinesi başında ya da örgü örerken hatırlarım.
Ben de çocukken annemin ve anneannemin peşinde, elimde şişlerle dolanırdım. Anneannem, “Sen dikemezsin, yapamazsın, solaksın zaten,” derdi. Ama ne oldu? Zincir çekmeyi, üç zincirde bir dalıp çıkmayı öğrendim. Örgüde de inatla elimde iplerle başlarına gidip, delikli melikli de olsa dümdüz metrelerce örmeyi başardım. Gerçi her beni heyecanlandıran renkte bir ip görsem onu alır, eskisini yarım bırakır, onunla devam ederdim.
Bu arada, babaannem de (Allah’ım rahmet eylesin) içli köfte konusunda çok zorladı beni. (Sivaslıyız, baba tarafından, haşlama içli köfte bizim olayımız!) O da bana, “Sen yapamazsın, incecik yapman lazım, bak bir dönüşte avucunda incelteceksin, patlar, dağılır, çok zor,” derdi ama ona da bir gün malzemeleri alıp evine gidince öğretmek zorunda kaldı. Allah rahmet eylesin, onun kadar güzel yapamam ama kalın malın, tadı aynı valla.
Neyse, konuya dönelim.
Kızım Ayşe!
Şuan 8 yaşında benim için torun kıvaminda çünkü abileri evlenme çağına geldi.Şirketin sahibi olur kendisi. Gelecekte inşallah onun tasarımlarıyla devam edeceğiz, şimdilik start-up bende.
O da tıpkı annesi gibi, delikli melikli de olsa dümdüz metrelerce örebiliyor. Kumaşların, boyaların içinde büyüdüğünden midir yoksa doğuştan gelen bir yetenek mi bilemem ama maşallah el becerisi bayağı iyi! Ben yazdan beri Charm Shielder’ı kurma aşamasındayken o da bulduğu market poşetlerinin altını kesip kendine tulum yapardı.
Tekstile dönelim…
Kumaşlar, eski zamanlardan beri yapılan o meşhur develer üstünde kumaş ticareti falan beni hep cezbetmiştir. Belki de içimde bir İpek Yolu tüccarı ruhu var, kim bilir!
Denemeler, yanılmalar, tekrar çay koy baştan başlıyoruzlardan sonra bu 2025 ramazan ayında artık çıkışımı yapıyorum.
Charm Shielder ( Çekicilik kalkanı) adı altında kurduğum markamı sizlerle tanıştırmaktan gurur duyarım.
Gönül desteğiniz ve markamı duyurmanız benim için çok kıymetli.